Seçil Öznur Yakan
5 min readApr 4, 2021

--

“Nasıl gidilir?” ve benim podcast yolculuğum

2020 yılı bahar ayları. Karantinadayız. Kendimi bahçe işlerine vermişim. Tüm bahçe işleri çok keyifli değil, çileklerden yonca temizlemek ya da çapa yapılan yerdeki taşları ayıklamak. Canım bir yandan da kitap okumak istiyor ama bahçede de çok iş var. Sesli kitaba uzak durmuştum derken hadi dinleyeyim dedim. Bir yandan da kafa “ağır” kitapları kaldırmıyor. Zaten onları basılı okumak gerek. Yapılan bir sürü plan suya düşmüş, bunun da kırıklığı ile kendimi bahçeye/doğaya atıp diğer yolculuk dünyam olan kitaplara sarıldım.

Bisiklet ile taşınabilenler

Storytel’de Ahmet Ümit’in tüm kitaplarını herhalde iki hafta içinde dinledim. Özellikle İstanbul’un geçtigi kitaplarında kendimi lise/üniversite zamanımda İstanbul’un sokaklarında gezerken buldum.

O sırada “ilk sayfası”nı gördüm. Muhteşemdi. Pınar Kür, Buket Uzuner, Latife Tekin. Uzun süredir okumadığım ve zamanında edebiyat sevgimi de, bir kadın olarak dünyaya bakışımı da destekleyen yazarlardı. Mirgün Cabas ve Can Kozanoğlu’nun on beş bölümlük tadı damakta kalan programını ara ara tekrar dinliyorum.

Bu arada karantina bitti. Sokağa çıkabilmenin ve de yazın coşkusuyla, arkadaşlarla kontrollü buluşmalar derken ekrandan da uzaklaştım.

Sonra Fatma Arsan, beni women global kadın söyleşileri’ne davet etti. Onunla progamı yaptık ve sonra ben diğer programlarını da dinleyeyim dedim. Hepsini dinledim ve konuk olan tüm kadınlara ayrı ayrı selam gönderdim. Adlarını daha önce duymadığım (Kendi alanlarında bilinen, yine de benim radarıma ne yazık ki girmemişler bir şekilde.) kadınların ne kadar benzer şeyler söylediğini dinleyince bir kez daha farkettim ki; paylaşmak, dayanışmak şahane. Daha önce Bisiklet Gezgini’nde (Türkiye’nin ilk tur bisikleti dükkanı) haftada bir söyleşi yapardık. Dükkanımıza bisikletle yolculuk yapmış kişileri davet eder ve deneyimlerini anlatmalarını, ilham olmalarını isterdik. Sonra Bisikletli Kadın İnisiyatifi’nde de benzer sohbetler yaptık. Açık Radyo’daki Zeynep Arapoğlu ve Seçil Zor’un sunduğu Trapez Kadro’ya ve “benim bisikletim benim şehrim” filmine imkan verdi ya da evrildi bu buluşmalar.

Bu sırada Gökhan Kutluer’in twitter mesajında “bi gidene soralım” adında bir programa konuk olduğunu öğrendim. Onu dinlemek için girdim ve listede Pınar Kılavuz’un da olduğunu gördüm. Pınar ile women global’de tanışmıştım. İkisini de dinledim , farklı ülkelerden korona bölümünü ve derken koronanın yıldönümü yaklaşırken (!!!), ne zamandır önüme çıkan ama dinlemeyi ertelediğim iki podcastten biri olan “nasıl gidiyor karantina”yı dinledim.

O zaman başımıza gelen şeyle yeni yeni yaşamayı ögrenen kişileri bir sene sonra (şubat 2021 civarı) dinlemek… Hem tüylerim diken diken oldu hem de artık kendi karantinamı bitirip üretme vakti geldi dedim. Bir süredir hareketlilik üzerine düşünen-okuyan-calışan-kafa yoran biri olarak hep anlamaya ve anlatmaya calıştığım başka bir ulaşım mümkün üzerine neler yapabilirim diye düşündüm. Şimdiye kadar bisikletli hikayelerin paylaşılmasına, duyulmasına vesile olmuştum. Şimdi ulaşımı-hareketliliği ele alacaktım.

Görüntülü bir youtube kanalındansa, seslerle podcast olsun dedim. Nasıl arabalara bel bağlıyorsak, görme duygusuna da o kadar bağımlıyız. Arabasız bir ulaşım mümkün… (İtiraz edeceklere şehir içinde elli kilometreyi yürüyerek ya da bisikletle gidin demiyorum ya da ambulansla hızla hastaneye ulaştırılması gereken bir hastadan bahsetmiyorum, dinlerseniz anlatmaya çalıştığım şeyi umarım duyacaksınız.) Etrafımızdaki sesleri algılamaya basladığımızda da, daha iyi şehirler, hayatlar kurgulamamız daha mümkün. Gözlerimizi kapatıp dinlemeye basladığımızda, neler neler oluyormuş diyeceğiz. Bunun gibi, arabalarımızdan çıkıp en temel işlevlerimizden biri olan ve vücudumuzun muktedir olduğu yürümeye geçince…

Engeli* olanları düşünün, kendi başlarına şehirde ilerleyebilirlerse, şehir o zaman yaşanabilir olmayacak mı? Pandemi de bize birçok durumda olduğu gibi ulaşımda da adaletsizliği bir kez daha gösterdi. Adaleti bir noktadan sonra biz sağlayamasak da; adalet isteğimizi, adil bir hayata olanihtiyacımızı gösterebiliriz. İş yerinde, ailede, mecliste, sokakta, toplu taşımada, her yerde.

Karşıma çıkan diğer podcast “nasıl olunur”. Adını duyduğum ama belki adını çok duyduğumdan ilgilenmediğim Nilay Örnek’in podcastini dinlemeye başladım ve işte orada olanlar oldu. Kişisel tarihim, ülke tarihi, dünya tarihi kafamda akmaya başladı. Babylon’da konsere gittim yine, sevdiğim şarkılardan kaset doldurttum, Boğaziçi’ne bakarak Murathan Mungan okuyup iç çektim, Brooklyn Funk Essentials ile Açıkhava’da göbek attım, elimde ince belli bardakla “vapuring” ve of daha neler neler… Hepsinden önemlisi büyüdüğüm Türkiye’deki adaleti gördüm. İşini tutkuyla yapmaya çalışan insanları hatırladım. Karşısındaki canlıya saygıda kusur etmemenin dünyayı kurtaracağına inandığım günlerin içime tohum attığı zamanları hatırladım.

Şimdi “Nasıl gidilir?” başlıyor.

Diyorum ki: Merhaba, ben Seçil Öznur Yakan “nasıl gidilir?” podcast serisine hoş geldiniz. “Ulaşım şeklimiz kimliğimizi belirlerse: şehirlerimiz nasıl olur?” sorusuyla yola çıktığım bu seride, farklı şehirlerde, ülkelerde yaşamış kişilerin, ulaşım hikayelerini dinleyeceğiz ve umuyorum ki kendi ulaşım seçeneklerimizi değerlendirmeye başlayacağız çünkü sağlıklı ve güvenli ulaşım da, güzel şehirlerde yaşamak da hepimizin hakkı.

İlk bölümde Burcu Tüm var. Biyolojik değil, yukarıda anlattığım yolculukta kız kardeşim olanlardan. Zaten şu mavi gezegende bir aile değil miyiz?

Mimar Burcu Tüm ile İstanbul’da başlayıp Lyon, Tunus, Berlin’den sonra şimdi Atina’da devam eden ulaşım yolculuğunu ve kent çalışmaları ile ilgili projelerini konuştuk. Πώς μπορούμε να πάμε…;

* Burada kullanmak istediğim kelime engelli değil. Uygun kelimeyi bulan varsa haber versin lütfen. Cyclist Türkiye dergisinin yaptığı röportajda Barış Asa’nın da dediği gibi bir çok “engelli” olmayan insandan daha aktif hayat yaşayan “engelli”ler var. Hepimiz engelliyiz aslında, şehirde güvenle kaldırımda yürüyemeyenler, çocuğunu yandaki markete tek başına gönderemeyenler… Bu listeyi kısaltamayanlar engelli değil mi sizce?

--

--

Seçil Öznur Yakan

Commutes&travels by bicycle 🌎 Encourages people to cycle 🚲 Co-founder of Women on Bicycles Initiative İstanbul & Turkey’s first touring bicycle shop.